YAPAY ZEKA (AI) BEKLEDİĞİMİZ SÜPER KAHRAMAN MI?
- udlakademi
- 29 Eyl 2023
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 Kas 2023
"Çocuklarınıza SADECE okumayı öğretmeyin. Okuduklarını SORGULAMAYI da öğretin. Her şeyi sorgulamayı öğretin. Eğitimi değerli kılan, çok bilgi öğretmek değil, beyne düşünme yetisini kazandırmaktır."
George Carlin
Amerikalı yazar, felsefeci ve aktör
***UDL terminolojisinde UDL’in nihai hedefi olarak belirtilen “Öğrenmede Uzman Bireyler
(expert learners)” ile kastedilen okuyacağınız yazıda anlatılan özelliklere sahip bireyler yetiştirmeyi hedefler.
…
Eğitim üzerine, özellikle de eğitim teknolojileri üzerine çok konuşulan bugünlerde, eğitimin özünde hiç de yadsınamayacak bir öneme sahip olduğu halde çok az konuştuğumuz bir konuya gayet derin bulduğum yukarıdaki alıntı ile başlayarak değinmek istedim.
Burada üzerinde düşünmemiz gereken temel iki soru var:
Henüz SADECE okuma, daha doğru bir söylemle kitap, gazete, dergi okuma alışkanlığını çok az bir kitleye edindirebilmiş bir toplum olarak, George Carlin’in dikkat çektiği hususa kafa yormalı mı?
Teknoloji bu kadar gelişmişken hala insan beyninin düşünebilmesi neden çok gerekli? Gerçekten de düşünmeyi öğretmeye hala ihtiyacımız var mı?
Öğrenme, teknoloji ve tasarım alanında lisanüstü eğitimi almış ve UDL’de uzmanlaşan bir eğitimci olarak, benim bu iki soruya da cevabım evet olacaktır. Çünkü özellikle de teknoloji ve AI çağında, ister okul, ister aile ve ister çalışma ortamlarında verilecek en önemli eğitimin anlamlı soru sorabilme ve düşünme becerilerini kazandırmak olduğuna inanıyorum.
Sorgulama ve düşünme becerisi, aslında insanlık var olduğu ilk günden beri medeniyetlere ivme kazandıran veya yoksunluğunda o toplumu aşağı çeken en ayırt edici noktalardan olmuştur. Fakat bugün bu konuyu daha da önemli hale getiren, teknoloji üzerine yazılanlar ve konuşulanların insanlar tarafından yanlış algılanması veya kimi zaman da bu konuda söz söyleyenlerin yeteri kadar yetkin olmamaları ve insanları yanlış yönlendiriyor olmalarıdır.
Bugün teknoloji ve modern hayatın sağladığı imkanların da etkisiyle, daha az çalışmaya yatkınlık, konfor alanının dışına çıkmama ve az emekle çok rahat yaşama eğiliminin artması ile beraber yükselişe geçen “yapay zeka sihirli değnek olacak ve bizi kurtaracak” beklentisi tam da bu noktada ayırt edici olacak. Çünkü düşünemeyen ve sorgulayamayan beyinler yapay zekanın yönetiminde bir tür esaret hayatına geçmeye hızla yaklaşırken, yapay zekayı yöneten düşünebilen ve sorgulayan beyinler, yeni dünyayı inşa ediyor ve yönetiyor olacaklar. Kanaatimce, sosyal ve politik global değişimler de bu doğrultuda gerçekleşecek. Toplumlar ve insanlar ya yapay zekanın esirleri veya da yapay zekanın efendileri olacak şekilde hayatlarını dönüştürecekler.
Basit ve günlük hayatımıza daha yakın bir örnek ile konuyu kendimize yaklaştırmak gerekirse, yapay zeka destekli arama motorlarına yazdığınız kelimelere veya sorduğunuz sorulara bağlı olarak her birimizin karşısına farklı bilgiler çıktığını hatırlayabiliriz. Bir başkasının “internette aradım ama bulamadım” deyip de sizin kolayca o bilgiye ulaşabildiğiniz pek çok durum olmuştur. Burada muhtemelen farkı oluşturan en önemli etkenlerden biri arama motoruna yazdığınız anahtar kelimelerin farklılığıdır. AI ve internette karşınıza çıkan bilgiler ise tamamen istatistiksel veri tabanına dayanmaktadır ve çıkan sonuçlar da girilen soru veya kelimelere göre istatistiklerden süzülmektedir. Dolayısıyla zaman zaman karşımıza çelişkili, eksik, taraflı ve önyargıya dayanan veya yanlış bilgiler de çıkması olasıdır ki bu da pek çok eğitim teknolojisi önderinin uluslararası eğitim zirvelerinde dikkat çektiği bir husustur.
Yapay zeka kullanımı konusunda dünyada öncü konumda olan ve yapay zekayı öğretim asistanı olarak 2023 sonbaharında uygulama planına alan Harvard Üniversitesi profesörlerinden David Malam ve Pactum AI CEO ve kurucu ortağı Martin Rand, yapay zekanın istatistiklere dayalı veri sağlamasının tehlikelerinden bahsederken bunun en tehlikeli sonucunun mediokrasi tehlikesi olduğuna ve yapay zekadan tüm cevapları beklemenin yanlışlığına vurgu yapmışlardır. *Mediokrasi ise ülkelerin teknoloji çağında ilerleyebilmesinin önündeki en önemli engellerdendir.
Peki bu durumda ne yapacağız? Bu sorunun en kısa cevabı; yapay zeka ve teknolojiyi etkin kullanan, düşünen ve sorgulayan beyinler yetiştirmektir. Dünyada en başarılı üniversiteler sıralamasında ilk üç sırayı almış Oxford, Cambridge ve Harvard Üniversitelerinin öğrenci kabullerindeki en önemli kriterleri arasında araştırma, derin düşünme, özgün soru sorabilme ve eleştirel düşünme becerilerine sahip olmak yer alır. Yalnızca bunu bilmek bile “Artık yapay zeka, teknoloji çağındayız; düşünme ve araştırma yeteneklerine gerek kalmadı.” yanılgısından çıkmamız gerektiğine dair yeteri kadar bakış açısı sağlamaz mı?
Tam da bu sebeple, eğitimciler ve anne-babalar olarak çocuklarımıza düşünme yetisini nasıl kazandırabiliriz konusunu konuşmanın tam zamanı ve belki de bunun en öncelikli konu olduğunu düşünüyorum. Sonraki yazılarımda, AI ve teknoloji insan yetiştirme açısından bize neler vadediyor, ne riskler içeriyor, bu çağda biz nasıl eleştirel düşünen ve insanlığı daha iyiye taşıyabilecek insanlar yetiştirebiliriz gibi konulara değineceğim.
Sevgiyle kalın…
Elif Büber -M.Ed. Öğrenme, Teknoloji ve Tasarım
KAYNAKLAR
Komentáře